Aslına bakarsak hayat çok boktan. "Vay arkadaş bu laf da oldu mu şimdi" demeyin oldu hem de cuk oturdu. Biliyorum bilinçaltınız size de aynı cümleyi kurdurtuyor fakat kabul etmek istemiyorsunuz. Kendinize de bloguma da dürüst olun.
Ne diyorduk, he evet hayat aynen öyle işte boktan. Boktan çünkü yaşamayı bilmiyoruz. Yaşadıkça öğreniyoruz. Ve bilmediğimiz bir oyunun ilk levelinde yaptığımız o onca saçmasapan hataların hepsini yapmadan da öğrenemiyoruz. İşte tam da bu yüzden çekilmez, sıkıcı, karmaşık ve belkide sıradan bir hayatımız var. Biliyorum o belkide'den sonra gelen kısım ne alaka diyorsunuz içinizden. Sıradan bir hayatı olan adam niye yakınsın, niye şikayet etsinki diyorsunuz belkide. Tam bu noktada "Hımm.. Anlıyorum." gibi psikiyatrik bir cümle kurmayacağım çünkü haksızsın sayın okuyucum. Sıradanlık herzaman için sorun yaratan bir unsurdur. Çünkü hepimiz çocukken süper kahramanlarla, hayali dünyalarla avuttuk kendimizi. Zannettikki televizyondan başımızı kaldırdığımızda da aynı dünyayı bulacağız. Yook kardeşim kandırma kendini. Hayat sıkıcı. Sihir denen bir şey yok birkere. Asa yok ya o bildiğin tahta parçası. Uçan adamlar ya da süper güçler yok. Kötüler herzaman kaybetmiyor birkere. Haklılar hep kazanmıyor. Sen gel de bu dünyayı sev şimdi. Kendini güçlü bile hissedemediğin, nasıl savunacağını bilemediğin bir dünyada olağandışı bir hayat yaşamak mümkün değil.
Onun yanısıra hayat müstakil de değil. Paylaşma zorunluluğu değil kastettiğim, paylaşma arzusu. Tıpkı benim buraya yazı yazıyor oluşum gibi. -Sadece kendim okuyacak bile olsam- İnsanlar da genel özelliktir bu: Birşeyleri paylaşmak, kendini anlatmak isteği. Tabii sen her ne kadar kendini süper ötesi anlatan biri olsan bile karşındaki kütükten ibaretse, bitkisel hayattaysa, beyniyle bedeni ayrı dünyalardaysa ve kalbi olmadan da yaşamını sürdürebilen cinstense sen naparsan yap yalnız kalırsın. Aynen burda benim yaptığım gibi yazar yazar durursun. Kimler anlar, kaç kişi anlar orası meçhul ama önemli olan paylaşmaktı diyip konuyu toparlıyorum.
Dediğim gibi hayat çok boktan. İçine eden de insanlar. Sen ve senin dışındakiler. Hayvanları ve bitkileri bu konunun dışında bırakıyorum şimdilik. -Burdan onlara "özellikle de dayımın uyuz kedisi Tekir'e" sevgiler, saygılar-. Mutlu olmak ve hayattan tat almak istiyorsan şunları şunları uygula sabah akşam tok karnına falan diyemeyeceğim. Tabiri caizse kelin ilacı olsa başına sürermiş. Ama sana tek bir lafım olacak eğer bu yazıyı sonuna kadar okuduysan, sen mutlu olmayı hakediyorsun ve hayatın sana verdikleriyle yetinmek zorunda değilsin. Yarın daha güzel olsun istiyorsan bugününü güzel kıl*.
*( Fiil anlamında kullandım çok rica ediyorum saptırılmasın.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder