24 Haziran 2016 Cuma

Benim Yolum

İnsan kendini sevmeli!

Kabul et kendini, kendine sığın bugün. İçini dök kendine ama asla pişmanlık olmasın içinde. Çünkü bu sensin. Hataların ve doğruların seni bugüne getirdi. Bazı şeyler iyi ki de olmuş derken nasıl mutluluk saçıyorsa gözlerin pişmanlıklarını da bu anların hatrına affet. Çünkü bu sensin. Bu senin yolun. Utanma kendinden, her ne olursa sebebin. Mutlaka bir sebebi vardır çünkü. Çok da yorma kendini, çünkü bu sensin. Ve bu yol senin yolun. Sonunu dahi göremediğin yolun...


          Yolculuğunuz sırasında size çok şey katacağını düşündüğüm bir şarkı var;




                                                  Frank Sinatra - My Way



23 Haziran 2016 Perşembe

İçsel Sorgulamalar Yığını

    Dünyayla ilgili çok şey öğreniyorum her yeni gün. Yerleşememişim henüz onu fark ettim bugün. Hala bu düzeni yadırgıyor ve sorguluyorum. İnsanlar görüyorum hepsi bir acayip... Ne ararsan var burda. Karakter yoksunu insanlar okul bitiriyor bide başımıza üst düzey bi sıfat olarak geçip sırtımızda tepiniyor. Gün geçtikçe canımı sıkan şeyler çoğalıyor. Buna rağmen daha çok gülümseyip daha az şaşırıyorum. Geliştiriyor insanı bu saçmalıklar dizisi. Büyüdükçe bütün tuttuğunuz ipler birbirine dolaşıyor. Düğüm çözecek gücün olması değil sorun belki zaman belki de fırsat olmuyor. Kesiveriyorsun en sonunda bir cinnet anında. Ne çok şeye sarılı duruyoruz da üşüyoruz hala bu sıcakta. Bağlılık insanı daha da yalnızlaştırıyor bunu da öğrendim. Neden yanında insanlara ihtiyaç duyasın ki? Zaten şu yanında olmak terimi dolu gözüken boş bir kavanoz gibi. Anlamsız ve boş. Herkes bireyleşince kendi kendine kalıyor. Bu dünyanın düzeni bu. Ya da bizim evin penceresindeki manzara bu en azından. Umut var olan ama yaklaşmak imkansız bi şey gibi bu sıralar. Hay böyle hayatın dediğim anlarda tutunup omuzlarım düşük yürüdüğüm her yolda elimi ilk bırakan şey umut. Yine de fakirin ekmeği deyimi çok doğru tespit çünkü tutunacak çok da sağlam şeyler yok şu hayatta. En azından olmadı diye kestirip atmayı bilirsen çok da şey yapmıyor. Çünkü bunu yapmazsak sayılı var olan sinir hücreciklerimiz ölüyor. Ve yenilenmiyor. Sonra işte unutkanlıklar mı dersin, mide hastalıklarımı dersin, egzamalar mı dersin Allah ne verdiyse isyan ediyor vücut.İçine atmak deyiminin dışa vurumu bu olsa gerek. İnsansın işte çok da abartmayacaksın. Kaldırabileceklerin sınırlı. Bir yerden sonra çok da şey yapma yani abartma. Problem herkes de var napıcaksın hayat böyle sıkıcı bi yer işte. Tabi belki de şimdilik. Yani biletine neler dahil orasını Allah biliyor. Takılmamak lazım ama keşfet dur dünyayı. Hala uzaya çıkamayan Türkleriz. İdealler düşük olunca napsın insanlar kendi derdini düşünüp duruyor. Yüzeyselleşmek lazım biraz. En önemlisi tabi ki benim derdim benim için ama bunu benden başka savunan yok. Ortak sorunlara değinmek lazım sosyalleşmek için. Dedikodu buradan doğuyor aslında. Kızlar en çok sevgililerini konuşuyor neden? Yapılan öküzlükler ortak. Hiç tanımadığım bir kızla bile sevgilisi hakkında konuşabilirim çünkü dedikodu potansiyelim yüksek. İşte zamanla böyle vasıflar kazanıyorsun diploma formalde önemli sadece. Sosyalde vasıf kazanmak asıl önemli olan. Bide şunu birilerinin bir taraflarını yalayıp da mevki yapmaya çalışanlar bilse... Ya da böyle iyi ya seyretmesi çok komik oluyor.
  Demek istediğim şu ki, sen hem çok önemlisin hem de çok önemsiz. İnsansın işte bunu bilerek yaşa buna göre davran çok da şey yapma yani.

  Bir de gönül bağı zamana ve mekana bakmaz. Bazı şeyler seneler geçse de eskimez, yıpranmaz. Gerçek hisler asla kaybolmaz. Kaybetme korkusuyla yaşamak boşuna, bazen kaybetmek için uğraşsan da o seni bırakmıyorsa bir yerlerde boku yemişsin demektir.