10 Ocak 2015 Cumartesi

Bazen

Bazenler çoğalır ya bazen...
Dolarsın hani...
Bi kuşun kanat çırpması garip gelirken 
Onlarca kuşun aynı anda aynı hareketi yapması daha da garip gelir
Ama insanların yaptıkları alışılagelmiş değil mi artık?

Şu yaşadığım hayatın tümünü resmen tam anlamıyla tümünü insanları anlamaya çalışmakla, insanlar arası iletişimi gözlemlemekle, kafamda teoriler üretip onları devirmekle ve tekrar yeni teoriler üretmekle geçirdim. Ne mi anladım? SIFIR. Anladığım tek şey ömrümün sonuna kadar insanları çözemeyeceğim. 

Mücadele yorucudur. Yılmadan çabalarken zor gelmez de yatağa yatıp tam da derin nefes alacakken yorar seni. Yorgunluk o zaman çöker çünkü. Et keser tüm vücudun. Şuan güzel tasvirleyebilirim çünkü tam da o duygulardayım. Yorulmuşum ya. Anlatmaktan, anlamaktan, çabalamaktan, empati yapmaktan, sabretmekten, sinirlenmekten, kırılmaktan kısacası hissetmekten yorulmuşum işte. Yanlış yapmayacağım dedikçe çoğalıyor yanlışlar. Değişiyor olaylar ve insanlar. Koşturuyorsun. Yetişmek için hayata. Sonra bir anda amaçsızca zaman öldürürken buluveriyorsun kendini. Bu da yoruyor seni. Değişkenlik mideni bulandırıyor. Devamlı bir şeylere tanım bulmaya çalışmak seni tüketiyor. Sen nesinki şu hayatta... Kocaman dünyaya küçücük kelime hazinenden tanım koyacaksın...

Kusuyorum. Aynı karıştırdığın midenden çıkanlar gibi. Karışık işte içim. Nefret de ediyorum öyle çok da kızıyorum. Deli deli kızıyorum hem de. Öyle haklı geliyorum ki kendime... Yetiyor mu peki? Keşke yetse...

Hak ediyor musunuz? 

Sizce siz hak ediyor musunuz? Yaşadıklarınızı? Katlandıklarınızı? Mutluluklarınızı? Hayatınızdaki insanları? Bunu kendinize sorabilir misiniz dürüstçe? Ediyorum cevabı popüler cevap olacağı doğuyor içime. Ama bilemiyorum. Kestiremiyorum değil mi? Başımı döndürüyor bu hayat. Algılayamıyorum. Uğraşamıyorum...

Hem soğuk içtiğim sütün beni hasta edip nefes almamı engellemesine ve bu yüzden canımın çok sıkılmasına adeta hayata küsmeme sebep olmasına şaşırıyorum. Hem buna rağmen doktora gitmeyip burnumun dikine gidişime. Hem insanların beni görmediğini düşünüp üzülüyorum hem de kalabalıkta yok olmayı dileyebiliyorum... Aynı anda gökte yüzlercesi birden kusursuzca aynı ahenkte uçuşan kuşlara imreniyorum hem de kendi ufacık dünyama yetişemememe kızıyorum. Ben galiba pek beceremiyorum. Bir ufacık nota beni ağlatırken, damarıma basan bir söz deliye döndürebiliyor. Düşünmeden edilmiş basit bir söz ise delip geçebiliyor. Hem o kadar basit hem bu kadar nasıl zor olabiliyor? 

İnsan olmak yoruyor be vesselam... 

Bazen cidden çok yoruyor...