14 Nisan 2015 Salı

Ayağıma Batan Cam Kırıkları


   Annemi özledim...

  Ama kendisini değil. 
  Şefkatini. 
  Sabrını.
  Desteğini.
  Güvenini. 
  
 Canım çok sıkılıyor engelleri aşamayınca. Küçük çocuktan ne farkım kalır ki düşüpte ağlayınca. Her şeyin güzel olacağına inanmak istiyor insan. Ama inandığı gibi gitmeyince, tökezleyip de şans eseri tutunamayınca, yarına da küsüyorsun. Ayağına takılan taşa küsüyorsun. Etrafında olmayan dala küsüyorsun. Küsmek kolay geliyor diye belkide. 

Mücadele etmekten mi yoksa edememekten midir, yoruluyor insan. Büyük sular değil de küçük sular boğuyor işte o zaman seni. Sonra da "Amaan, buncacık şey mi takıldığın!" diyorlar. Bilmiyorlar. Bu küçük dağın derine inen kısmını göremiyorlar...

 Annemi özlüyorum dedim de sahi, nerede? 

Ama kendisini sormuyorum.
Şefkati.
Sabrı.
Desteği.
Güveni nerede?






                                                                                                       Kimse aradığım yerde değil. Çünkü bıraktığım yer geçmişte kaldı. Zaman sinsice sevdiğim her duyguyu elimden aldı. İşte her şey o zaman katlanılmaz olmaya başladı...