24 Kasım 2012 Cumartesi

Beşinci Mevsim

         Sezen Aksu canım ya. Bu kadın işi biliyor. Ben resmen edebiyat kabızlığı geçireyim günlerdir, haftalardır, kadın gelsin bir şarkı bestelesin hoop hepsi akıversin cümlelerimin. Aslında yaşadığım ruh haliyle de alakası yoktu şarkının fakat yine de sevdim, yine de çekti beni kendine.

 
Zaten ben hep böyleyimdir, severim. Severim ama neyi sevdiğimi bilmeden, neyini sevdiğimi bilmeden, işte öyle bir belirsizliğin peşinde koşarcasına severim. Zaman zaman anlarım sevdiğim yönlerini. Ve işte zaman, o zaman.

 Yine seviyorum. Bir çocuğu sever gibi, bir şarkıyı sever gibi, bir romanı, bir şehri sever gibi seviyorum. Öylesine masum, öylesine tutkulu hislerim. Sanki
hep vardı, sanki içimde bir yerlerdeydi de şimdi çıktı. Benden başkaları bilmese varlığını, şizofrenim sanacağım; o derece.

 "Sanki bomboş bir oda olmuş dünya, sanki sadece ikimiziz. Koskoca kalabalığın içinde tekiliz."

 Zamanım sen ol mesela her anım her saniyem seninle geçsin. Yediğim yemek, içtiğim su ol, sensiz hayat yarım kalsın. Başımı koyduğum yastığım kadar huzur ver. Hayatım ol mesela. Mesela her şeyim ol. Çok şey istiyorum, evet. Çünkü çok şey hissediyorum. Çok seviyorum, çok kızıyorum, çok kıskanıyorum... Yokluğun içinde çokluk olduk birden, çok birden.

 Ama biliyorum bugünün bir telafisi, yarının da bir garantisi yok. O yüzden seni bugün seviyorum, eğer mutluluktan ölmezsem yarın da seveceğim ve bir sonraki gün de tabii bir sonraki gün de...

İçimde mevsim değişiyor, ama bu tanıdık değil. Sanki beşinci bir mevsim geliyor. Hava ne çok sıcak, ne çok soğuk. İstersek yağmur yağıyor, biz istersek açıyor güneş. Sırf daha çok sarılalım diye estirdiğimiz rüzgarlarımız da var elbet. Kar da yağsa, sırf ellerimi ısıt diye emin ol. Tüm bunlara rağmen solmayan çiçeklerimiz bile var. (Duvara asılıp kurutulacak olanlardan bahsetmiyorum :) )

 Seviyorum, ekmeği 'tuz'a banıp yer gibi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder