SİYAH...
Soğuk ve sessiz bir geceden başka bir şeyi ifade etmiyor bana siyah.. Umursamaz bir tavırla esen rüzgardan da bir farkı yok. Sevgi, büyüyememiş bir çocuk edasıyla bu gece vaktinde saklambaç oynuyor benimle. Hissetmiyor muyum? Soğuğu ve yalnızlığı elbet hissediyorum. Bu vakitsiz esen rüzgar, bu kendini bilmez sevgisizlik de nereden çıktı şimdi? Yalnızlığı sevmeyen aksi biri var içimde. Simsiyah bir odada kapalı kalmış. Bana ceza bile olmaz, bu yaptığın infaz.
BEYAZ...
Kar yağarken üşümemesi gibi bir şey bu insanın.. Mutluluk belkide kelimenin tüm anlamıyla. Belkide umut. Ve hayal tabii ki. Hissedebildiğin bütün güzel hisler belkide. Çünkü o an sonsuza dek sürecek sanıyorsun. Dudakların kulaklarına kadar açılıveriyor sanki hiç acıyla kasılmamış gibi... Beyaz, öyle bir renk ki içimde, adeta tüm renkleri gizliyor.
Siyah, bendim. Siyah benim sana uymayan tüm yönlerimdi. Siyah, gecenin güneşi unutturan tavrıydı bizde. Siyah tüm kavgalarımız, siyah benim tüm hüzünlerimdi. Siyah, bugündü. Mesafelerdi siyah. Mantıkla koyulmuş tüm sınırlardı siyah. Siyah senin bende beğenmediğin, benimle mutlu olamadığın her şeydi.
Beyaz, sendin. Varlığından hiç haberdar olmadığım kadar heyecan uyandıran tüm her şeyinle sendin. Kalbimdeki tüm çarpıntılarım, belkide tüm mutluluklarım. Gülümsediğimde güzel hissettiren sendin. Hatta o kadar beyazdın ki saflıktan başka bir şey değildi sende gördüğüm. Umduğum, huzur bulduğumdun.
Şimdi ne mi değişti?
Geçen onca zamandan sonra şunu söyleyebilirim ki,
Artık siyahlar daha siyah,
Beyazlar daha beyaz oldu.
Bu iki uçurum bizi oldukça da yordu.
Sanırım biraz gri dilemeliyiz hayattan. Biz olmak için, bir olabilmek için bu gerek çünkü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder