Herkesin vardır bir kimliği. Ayak izi gibi, parmak izi gibi işte yeryüzünde kendine has bir işareti. Kimisi henüz bulamamıştır. Kimisi bir yere sığdıramaz kendini. Kimisi her şeydir, tam da bu yüzden hiçbir şey olamamıştır ya. Ben çok düşünüyorum. En kötü özelliğim olsa gerek. Bazen kendini manipüle eden yanım oluyor bu. Yaşadığımı hissettiren kısıtlı şeylerden biri olduğu için bırakamıyorum da. Bildim bileli böyleyim. Bir de uzun zamandır yiyorum. Doymak için değil, doldurmak için yiyorum. Mideme yakın bir yerlerde sanırım boşluklarım midem dolunca dolar sanıyorum ya da midem dolunca biraz unutuyorum. Şişmanladım tabiki. Yarı obez sayılıyorum. Peki yemekten vazgeçiyor muyum? Tıpkı düşünmeyi bırakmayışım gibi bunu da henüz bırakabilmiş değilim. Kendini meşgul edebilen biri olamadım malesef. Önceden gurur duyduğum pek çok yanım vardı. Kendimi özel sanıyordum. Her şey bir anlam ifade ediyordu sanki. Parlaktı. Görünürdü. Şimdiyse herhangi bir canlıyım diyorum. Bazen canlılık belirtisi bile göstermiyorum. Bazen çiçek açıyorum ama çabuk soluyorum. Yerini sevmemiş gibi. Hayat akıp gidiyor. Ama bu bir düzen içermiyor. İçermesi de mutlu etmezdi gerçi. Akan benim hayatım gibi gelmiyor. Seyirci gibiyim. Çok sıkıcı bir filmi mecburen izler gibiyim. Baş karaktere hiç imkan vermemişler de neden başrol yapmışlar o zaman onu anlamaya çalışıyorum. İzlerken sinir oluyorum. Bir anda fişi çekesim gelmiyor değil... Ama karakterde bişey buluyorum ha şimdi ha şimdi bişey olacak diyorum. Sonra bundan bi bok olmaz diyip gene umudu kesiyorum. Ama mecburum, herkes mecburmuş, çok enteresan geliyor niye istemiyorum diyip fişi çekmiyoruz? Kimse düşünmemiş. İllaki bitecek işte sabret diyorlar. Ama herkesin ki böyle sıkıcı değil. Onlara hayat güzel...
Neyse sonuç olarak bir karakteri var herkesin. Kimi daha bulamamış yolunu, kimi kaybolduğunu bile bilmiyor. Bir garip diyardayız. Çarpışan arabalar gibi dip dibe ama bir o kadar da uzaklardayız. Ben şahsen çoook derinlerdeyim. Boyumu aşan sulardayım. Boğuluyorum diyorum, çık ordan diyorlar. Nasıl geldiğimi bilmediğim bir noktadayım. Kendim gibiyim. Ya da kendim miyim? Derin olmak kendini yıpratıyor en çok, acaba ben kendimde miyim? Kaldım mı geriye? Herkese biraz parçamı verdim sanki. Sonra yollar ayrıldı ve biraz eksik kaldım. Eksik. Dolmayacak, kertenkele kuyruğu gibi yeniden tamamlanmayacağım. Buna mı alışamıyorum dersiniz? Özlediğim çok şey var ama inandığım pek bir şey kalmadı artık. Her şey öylesine, sıradan, tekdüze...
Üç noktaya bile bir anlam yükleyen bizler bazen bir insana paha biçemiyoruz. Boşluğa bile dalan gözlerimiz var ama çoğu insanla kesişmiyoruz. Çok yalnızız. Şahsen ben öyleyim. Kimliğimden mi dersiniz?