Yığınla birikmişliğim var içimde.
Kapatamaz oldum son zamanlarda kapısını.
Ağlayacak bir omuz olmadığından mı dersin?
Ağlasan da çözülmez bazen düğümler, bazen her şey öyle boşlukta ve boşuna gibi gelir... Sonra anlam ararsın, her nefese, her göz yaşına, her çırpınışa, yaşamaya, mücadele etmeye... Neden anlam aradığını sorarlar sana, senin ayakkabılarını giyemedikleri için, senin gözlerinden manzaraya bakamadıkları için... Çünkü aynı manzaraya baktıklarınla bile aynı şeyleri göremiyorsun bazen. O bazenler epey çoğalıyor bazen, toz tanesi kadar boşlukta, hacimsiz, cansız ve amaçsız hissediyorsun kendini. İç karartıcı cümleler geliyor aklına, yazıveriyorsun böyle sanki herkesin kararsın dermiş gibi, oysa amacın bu değil, sadece duyulmak istiyor insan, neden istiyor hala anlamış da değilim aslında. Çünkü konuşup konuşup bir yere vardıramadığın onca kavgan, anlaşılmak için çırpındığın onca mücadelen boşa gitmişken hala nedense bu çaba... Şaşılası bir şey bu insanlık müessesesi...
Her şeyim var gibi geliyor sana, şımarık küçük bir kız çocuğu sanıyorsun beni, sessizce ağladığım geceleri bilmeden çığlıklarıma kulak tıkıyorsun. Yalnızlığımı görmezden gelmek işine geliyor diyemem ama çok da kale alıyor gibi değilsin. Küçük, yalnız, güzel gülümseyen bir kız çocuğu görsen çok seversin.
Peki beni niye sevmedin?