21 Eylül 2014 Pazar

Kapısız EV

Aslında kimsenin seni anlamasını beklemezsin. Çünkü kimse sen değil. Senin hislerin onların yüreğinde değil. Senin mantığın onun beynine sığmıyor. Başkayız. BAMBAŞKAYIZ.


Ben kabul ediyorum bunu. Kabul etmeyi 4 yaşımda öğrendim çünkü. Annem ile babam beni ortalarına alıp "Biz ayrılsak üzülür müsün?" dediklerinde -ki bu soruyu idrak edebileceğimi düşünen ailemi seviyorum- gülerek ve oyun oynamaya devam ederek "Ayrılırsanız, ayrılııın." demiştim. 4 yaşındaki bir çocuğun bu cümlesinden bir çok şey çıkarabilirim şu an. Asla aman aman depresyonlara girmedim. Hep mutlu bir çocuktum. Sandılarki annemle babamın ayrılmasını hiç takmıyorum. Takmıyor olabilir miydim gerçekten? İnsan böyle bir şeyi umursamayabilir mi?

  Yaptığım tek şey SAYGI duymaktı. Anlamaya çalışmaktı. Çünkü annem benim annem olduğu kadar bir kadındı da. Babam, babam olduğu kadar bir erkek. İkisininde ayrı dünyaları, ayrı içsellikleri vardı. Aşırı derecede aşık olarak evlenilmiş ve 3 çocuk sahibi olunmuş bir evlilik 18 yıl sonra bitirilmeye karar verilmişse bunun gerçekten "onlar için" geçerli bir nedeni vardı. Eğer ayrılma nedenlerini kendi bünyemde eleştirip mantıksız bulsaydım ve bunun için onları suçlasaydım ergenliğe çok erken girip çok geç çıkardım. Bu bencillik olurdu. Ben bu olayın içinde yokum. Onlar karı koca olmaktan vazgeçti diye kendimi suçlayacak değilim. Bu yüzden kendi kendime "NEDEN" diye sormam saçma ve bir o kadar da melankolik bir düşünce olurdu.

 Yapmadım mı? Çok yaptım. Lütfen ama 4 yaşındaydım. Daha "Annenin kız kardeşine ne denir?"i öğrenmeden "Boşanmak nedir?"i öğrendim. Boşanınca aile dağılırdı. Baba başka bir şehirde yaşardı ve sen babana iyi geceler öpücüğü veremeden uyurdun. Gece ağzımda sakızla uyuduğumda boğulurum sanıp sakızı almıştı ben uyurken ağzımdan. Çünkü babalar koruyucudur. Babasız bir aile kapısız bir eve benzer. Evde kimse yokmuş gibi yaşarsın :)

Bir de dul bir kadının kızı olmak diye bir kavram var. Dul kadınlar kötü kadın olmaya çok müsait insanlardır. Çünkü o dul. Çünkü o bekar kızların bilmediği şeyler biliyor. Çünkü o korkulmalı. Benim annem bunlara asla taviz vermeyen bir kadındı. Ama bu tür şeyleri duymaya meyil vermemek için de çok özveride bulundu. Ben bu ailenin tek kız çocuğu olmama rağmen erkek gibi büyüdüm. Önüne bakarak yürü, sokakta yürürken sakız çiğneme, sakız patlatma, kahkaha atma, dar giyme, dekolteli giyme..... Neden? Çünkü biz kapısız bir evde yaşıyoruz. Ben her an kötü yola düşebilirim çünkü. Çünkü benim babam yanımda değil ya, ben aşırı derecede savruk ve çılgın bir kız olabilirim.:)

Seneler boyunca sevgili komşularım ve akrabalarım gördüler ki ben öyle biri hiç olmadım. Her kızın gösterdiğinden daha çok özveri gösterdim. HATA PAYIM HİÇ YOKTU. Hata yaparsan zaten senden beklenileni yapmış olurdun ve bu anneni üzerdi. Hatanı toplayacak, göğüsleyecek bir baban yoktu. Sonra sonra babasızlığa alıştım. Kendi kendimin babası oldum. İnsanlar buna "olgunluk" dediler.

Hangi insan 4 yaşında olgunlaşmak ister?


Şimdi aradan 14 yıl geçti. Bana hala 4 yaşındaki kızı muamelesi yapan bir babam var. Düşüncelerime saygı duyan ama bir türlü istediği kadar mantıklı olamadığım bir annem var. Benim hiçbir durumda ağlamama, duygusal zayıflığıma anlayış gösteremeyen bir abim var. Boşanmanın şokunu benden çok daha ağır atlatmış olan ama bunun aynısını kendi çocuklarına da yaşatmak üzere olan bir başka abim var.

Kimseyi değiştiremezsin. İnsanlar öyledir. Sadece ÖYLE. Öyle olmaları için birçok neden vardır. Ve sen o nedenleri bilemezsin. Bırak olduğu gibi kalsın. Kabul et. Yargılama.

Ben böyle yaptım, yapıyorum. Ve ben olduğum gibiyim. Beni kabul et. DEĞİŞTİRME.