İnsan sadece toprağa girdiğinde mi ölür? Ya yerin dibine girince?
İnsan sadece vücudu paramparça olunca mı ölür? Ya ruhu tükenince?
İnsan bir insana neden vurur? Neden gücünü gösterir? Peki ya onun da canı acıyınca?
Biz insanlar, ki sadece kadınlar da değil, kaç kez ölebiliriz? Ölmezden gelebilir miyiz? Oysa ne çok şeyi görmezden geliriz. Sevdiğimiz adam canımızı yakınca, hak ettiğimizi sanarız. Babamız bize sahip çıkmayınca belki de sevgiye layık olmadığımızı düşünürüz. Annemiz bizi terk edip gidince kimse bizle kalmaz deriz. Bizden daha iyi konumdakiler üstümüze çıkınca hakikaten alttayız sanarız.
Kaç kez ölebiliriz? Canımız kaç kez yanabilir? İnsan kaç acıya katlanabilir. Kaçında ölür, kaçından sağ çıkar?
Enkazlarla dolu her yer. Kaçımız altındayız? Üstündekiler sahiden özgür mü? Nefes alıyor mu? Ölenler midir kurtulan, yoksa kalanlar mı? Sahiden mucize var mı? Neydi amacı Tanrı'nın? İnsanı insana vurdurtmak mı? Yoksa insanı insana buldurtmak mı?
Ne zaman bencilleştik? Ne zaman kendimizi bir şey sandık? Ne zaman böyle katılaştık? Ne zaman su serpildi en son içimize?
İnsanlar neden çocukluğunu sever? Büyüdükçe kötüleşen dünyayla yüzleştiği için mi?
Ölmekten neden korkar insan? Yaşamak çok mu güzeldir?
Kaç insan diri diri öldü etrafımızda. Kaçını fark ettik? Hangimiz kaybettik? Ölenler mi, öldürenler mi?
Siz kaç insan öldürdünüz?
Peki ruhen mi, bedenen mi?